Su ve yaşam üzerine iki öykü

Tüm hastalıkların en önemli nedenini, vücudun susuzluğuna bağlayan ve doğru su tüketimi ile neredeyse bütün hastalıklara karşı korunabilmenin mümkün olduğunu öngören tıp doktoru Dr. Fereydoon Batmanghelidj, bu konuda yazdığı kitabın adını da ‘Hasta Değil, Susuzsunuz’ koymuştur.

Suya ihtiyacımız olduğunu ve suyun önemini anlamada Fereydoon Batmanghelidj ve Pavlo Valencia’nın başından geçen olaydan bahsedeceğim.

Dr. Fereydoon Batmanghelidj, İngiltere’de doktor olarak eğitim görmüş bir İranlı idi. 1979’da Şah’ı deviren devrim sırasında hapsedildi ve idamla yargılandı. Hapishanedeki ilk günlerinde şiddetli kıvrandırıcı ülser ağrısı olan bir tutukluya hapishanenin revirinde hiç ilaç olmadığı için iki bardak su verir. Ağrı 8 dakika içinde geçer. Daha sonra hastası 3 saatte bir 500 mililitre (1 küçük pet şişe ya da 2 büyük su bardağı) su içmeye devam eder. Akut dönem geçtikten sonra hastaya yemekten yarım saat önce 250 mililitre yemekten 2,5 saat sonra 250 mililitre ve aralarda istediği kadar su içmesini önerir. Hasta yıllarca mide ağrısı çekmez. 

Batmanghelidj, ilk hastadan sonra hapisten çıktığı 1982 yılına kadar 3000’den fazla ülserli mahkûmu sadece suyla tedavi etmiş ve sağlıklarına kavuşturmuştur. Hapse girdiğinden bir yıl sonra ilk duruşmaya çıktığında hâkime insan sağlığı için çok önemli bir buluş yaptığını, yaptığı bu buluşun İran ve Batı tıp dergilerinde yayınlanması için bir makale yazdığını söyler. İdam edilmeden önce bu yazıyı kendisine teslim etmek ister. Hâkim duygulanır ve cezasını üç yıla indirir. Daha sonraki aylarda ise erken tahliye kararı verir. Fakat Batmanghelidj araştırmalarını tamamlamak için erken tahliye teklifini kabul etmez. İzin alarak fazladan birkaç ay daha hapishanede kalır (toplam 2 yıl 7 ay) ve çalışmalarını tamamlar.

Suyun önemini anlayabilmemizi sağlayan bir başka yaşam öyküsü Kaliforniya’da geçer.  1906’da Pavlo Valencia altın aramak için Meksika’dan Kaliforniya’ya gitme cesareti gösterdi. Hiç su içmeden bir hafta hayatta kaldı. Kurtarıldı ve susuzluk deneyimi kaydedildi. Bu deneyim şöyle özetlenmiştir. Salya koyulaşır. Boğazda bir yumru oluşur. Dil o kadar şişer ki adeta çeneyi sıkıştırır. Boğaz o kadar kabarır ki nefes almak zorlaşır ve korkutucu bir boğulma hissi yaratır. Derinin gerilmesiyle yüzde bir çekilme hissedilir. Halüsinasyon görmeye başlar. Göz kapakları çatlar ve gözlerden kanlı gözyaşları akmaya başlar.

Pavlo Valencia bulunduğunda derisi morumsu gri renkteydi. Çatlamıştı ama hiç kan izi yoktu. Dudakları ameliyata alınmışçasına kaybolmuştu. Burnunun yarısı pörsümüştü. Gözlerinde donuk bir bakış vardı.

Bu iki yaşam öyküsünden anladığımız, su olmadan asla yaşamın olmayacağıdır. Bilinmesi gerekenin, bu kadar hayati öneme sahip ve tedavi edici yönü olan suyun vazgeçilmez olduğu gerçeğidir. İnsan beslenmeden 50 gün kadar yaşamını sürdürebilir; ama susuz kaldığında ölüm birkaç gün içinde kaçınılmazdır. Yaşam, su ile başlamıştır ve susuz yaşam olanaksızdır. Tüm canlılarda biyokimyasal reaksiyonlar su aracılığıyla oluşur. Günlük insan işlevleri içinde suyun önemli bir yer tutması ve insan vücudunda en bol bulunan bileşiğin su olması bu yüzdendir.

İnsan vücudunun çocukluk yaşlarda yüzde 68-70’ini ileri yaşlarda yüzde 60’ını su oluşturur. Vücut suyumuzun yüzde 10’nu yitirirsek yaşamımız tehlikeye girer, yüzde 20’sini yitirirsek ölürüz. Sağlıklı beslenen sağlıklı bir kişi günde en az 1,5 litre su içmelidir. İçtiğimiz suyun asitliğinin (pH) 7,5-8,5 arasında olmasına özen gösterilmelidir. İçme sularının kalitesinin sağlığımız açısından taşıdığı önem fazladır. Su, sadece insanlar için değil, hem bitkilerin hem de hayvanların sağlık ve verimlilikleri açısından da yaşamsal değerdedir. Su kaynakları ekonomik bir şekilde kullanılmalı, mevcut su kaynakları kirletilmemeli ve su korunmalıdır.

Su hakkında, suyun tüm canlılar için yaşam kaynağı olduğu, olmaya da devam edeceği, su olmadan hayatın olmayacağı gerçeğini biliyoruz… Evrende hayat belirtileri aranırken öncelikle beklenen şey sudur. Şimdiye kadar bilinebilen bütün yaşamsal formlar su sayesinde varlık kazandılar.

Çevresel, politik ya da dini fikirlerimiz, ırkımız, cinsiyetimiz ya da mali sınıfımız ne olursa olsun bir hafta su olmadan yaşayabilen herkes, kanlı gözyaşları döker.

’Suyun Hikayesi’ ve ‘Su Damlası’ isimli kitaplarımda, suya dair her şeyi yazdım.

Dr. Eşref Atabey

Jeoloji Yüksek Mühendisi / Tıbbi Jeoloji Uzmanı / Yazar

Eşref ATABEY

Son Haberler